Yaz mevsimiyle 7’den 70’e vatandaşlar, park-bahçe ve deniz üzere alanlarda yoğunluk oluşturuyor. Açık alanlarda pak hava alıp, dolaşmak isteyenler, birtakım küçük yaralanmalar yaşayabiliyor. İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, “Özellikle 65 yaş üstü ile 7 yaşın altındaki çocuklarda gerek mesken içi gerek konut dışı yaralanma olaylarını çok sık görüyoruz. Kolay yaralanmalarda çok önemli meseleler ortaya çıkabiliyor. Örneğin yaşlı bir hastanın ayağına çivi batması, kolunun tele sürtmesi yahut kıymık batması üzere kimi olgular yaşanabiliyor. Bu durumları vatandaşlarımız haftalarca geç fark edebiliyor.
Şeker yahut kalp hastaları, bacağında damar sorunu bulunan kimi hastaların kolay yaralanmalarda, uzuv kaybına kadar giden durumlarla karşı karşıya kalabildiğini görüyoruz. Öncelikle tetanos açısından bu durumlar epeyce riskli. Konut dışında bilhassa park ve bahçelerde tetanosta risk büyük. Son 10 yıl içinde tetanos açısından bir aşılanması yoksa, yüksek riskli bir kanama, cilt bütünlüğünde bozulma durumu varsa; bu tıp hastalarda, kesinlikle tetanos bağışıklaması yapmak lazım. Zira tetanos ölümcül” dedi.
‘KANAMALI BİR YARAYSA, KESİNLİKLE BİR DOKTOR GÖRMELİ’
Kulaktan dolma yara bakımının yarattığı tehlikelere dikkat çeken Prof. Dr. Şener, “Vatandaşlar, mevzu komşudan edindikleri yanlış bilgilerle yaraya müdahale edebiliyor. Örneğin yaraya et basmak, yarayı tükürükle sıvazlamak, yaraya ketçap dökmek, diş macunu yahut salça sürmek ya da aktardan alınan yara macunlarını kullanmak önemli meselelere yol açabiliyor. Bilhassa şeker hastalarında önemli sorunlar yaratabiliyor. Örneğin bunların içerisinde bulunan bir hususa karşı çok hassaslık olabilir. Yara daha berbat bir hale gelebiliyor. Bazen hastalarımız ‘Hocam küçücük bir yaraydı. Arkadaşımdan bir krem aldım. Onu sürdüm yara olağandışı bir hale geldi’ diyor. Bu nedenle yaraya öncelikle su ve sabunla müdahale etmek gerek. Yarayı temizlemeliyiz. Kanamalı bir yaraysa, kesinlikle bir doktor görmeli. Zira tabip, yaranın dikiş atmaya uygun olup olmadığını denetim edip müdahale edilip, edilmeyeceğine karar verir. Birtakım durumlarda antibiyotik tedavisi uygulanır” diye konuştu.
‘KÖPEK TEMASLARINDA KUDUZ AŞILAMASI YAPMAK GEREK’
Bazı hayvan temaslarında özel süreç ve antibiyotik tedavisi uygulanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Şener, “Sıklıkla çocuklarda karşı karşıya kalabiliyoruz. Örneğin bir kedi severken kolay bir tırmık, tüm kolun şişmesine yol açabiliyor. Kedi tırmığı hastalığı, dediğimiz bir hastalık var. Kolay bir yaralanmada bu hastaya tahminen kuduz aşısı yapmaya gerek yok lakin antibiyotik tedavisi uygulamak gerek. Kedinin ağzındaki bakteri cilde girince, önemli sorunlara neden olabiliyor. Köpek temaslarında kuduz aşılaması yapmak gerek. Münasebetiyle bu çeşit yaralanmaları hafife almamak gerek. Yarayı açıkta bırakacaksak bile kulaktan dolma bilgilerle yapmamak gerek. Tabip, sıhhat çalışanı kontrolünde yara bakımı yapmak gerek. Özetle yaranıza basacağınız rastgele bir şey yaranıza merhem olmayabilir” dedi.